'Antalya'da 1999 öncesi yapılan tüm yapılar ivedilikle yıkılmalı'

- MİMARLAR Odası Antalya Şubesi, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli iki depremle ilgili yazılı açıklama yaptı. Antalya özelinde de önemli uyarılar yapılan açıklamada, kentte 1999 öncesi yapılan tüm yapıların ivedilikle boşaltılarak yıkılması gerektiğine işaret edildi.

Mimarlar Odası'nın açıklaması şu şekilde:

Ülkemizde bilindiği üzere, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ili Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğünde iki büyük deprem meydana gelmiştir. Kahramanmaraş başta olmak üzere Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerini kapsayan geniş bir alanda büyük bir yıkıma ve can kayıplarına neden olmuştur. Depremlerin ardından 4 binden fazla artçı deprem meydana gelmiş, 50 binden fazla yapı hasar görmüş ve milyonlarca vatandaşımız bu afetten etkilenmiştir.

'VATANDAŞLAR KORKU VE TEDİRGİNLİK YAŞIYOR'

Bu süreçte Mimarlar Odası Antalya Şubesi olarak, deprem bölgesindeki acil ihtiyaçlara destek olmak üzere vakit kaybetmeden çalışmalara başlanmıştır. Depremin ilk günlerinde başlattığımız yardım kampanyası ile meslektaşlarımız ve vatandaşlarımızın bağışladığı yardımlar afet bölgesine ivedilikle ulaştırılmıştır. Tüm kamu kurum ve sivil toplum kuruluşları ile koordineli olarak üyelerimizin deprem bölgesinde hasar tespit ve bilirkişilik çalışmalarına katılımı sağlanmıştır.

'DEPREM RİSKİ TAŞIYAN 2 FAY HATTINA DİKKAT'

Antalya'nın deprem tarihine bakıldığında günümüze kadar Richter ölçeğine göre büyüklüğü 4 ve üzerinde 400'e yakın deprem meydana geldiği görülmektedir. 1999 depreminden önce 4. derece deprem bölgesi olan Antalya merkez ilçeleri, 1999 depremi sonrası 2. derece deprem bölgesi kapsamına alınmıştır. Batı ilçeleri 1. derece deprem bölgesi, doğu ilçeleri ise 3 ve 4. derece deprem bölgesi kapsamında kalmaktadır. 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası yenilenmiş ve deprem bölgesi kavramı ortadan kaldırılmıştır. AFAD verilerine göre Antalya ilinde Kale ve Kekova olmak üzere 2 fay sisteminin mevcut olduğu, ayrıca Helenik-Kıbrıs Fay Sistemi ile Burdur Fay Zonunun Antalya'da etkili olabilecek deprem riskleri taşıdığı görülmektedir.

'RİSKE DAYALI AFET YÖNETİMİ GEREKLİ'

Antalya sınırları içerisinde aktif fay hatlarının potansiyeli yüksek olmasa da olası deprem tehditleri göz önünde bulundurularak, hasarların önceden alınan tedbirlerle en aza indirilmesi sürecinde sakınım planlaması ve riske dayalı afet yönetimini gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda; Antalya'nın mevcut yapı stokuna dair veri olmaması, 1999 yılı ve öncesi riskli olduğu öngörülen yapılaşmanın yoğunluğu, imar planlarına uygun olmayan yapılaşma, acil durum eylem planları ve Afet Toplanma Alanlarına ilişkin halkın yeterince bilgilendirilmemesi, Antalya genelinde deprem riskli alanlar için herhangi bir çalışma yapılmaması gibi etkenler, Antalya için var olan deprem tehdidinin boyutunu artırmaktadır. Bu yaşadığımız süreçte halen Muratpaşa ilçesi Kundu Kemerağzı Bölgesinde kumsal alan önünde zemin sıvılaşma tehlikesi olan arazilere otel yapıları için tahsisler yapılmakta, Aksu akarsuyu üzerindeki çay ve dere yataklarının değiştirilmesi planlanmakta, Antalya Kaleiçi Bölgesi surları ve saat kulesinin güçlendirilmesi yapılmaksızın sadece kubbe giydirilmesi gibi bilim dışı uygulamalarda ısrar edilmesine anlam veremiyoruz.

'RANT ODAKLI, BİLİM VE AKILDIŞI KARAR VE UYGULAMALARA SON'

Antalya'da deprem riski göz önüne alarak; özellikle 1999 öncesi inşa edilmiş tüm yapıların ivedilikle belirlenmesi ve yapı stokunun oluşturulması, belirlenen bu yapıların riskli olanların güçlendirme veya yıkım faaliyetlerine başlanması, kentsel dönüşüm konusunda eksiklerin bir an önce tamamlanarak hayata geçirilmesi, Antalya'nın kimliğini oluşturan kültürel ve tarihi yapılarının olası bir depreme karşı dayanıklı hale getirilmesi, sakınım planlaması yapılması ve riske dayalı afet yönetim planının oluşturulması, 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun kapsamında çalışmaların ivedilikle tamamlanması, rant odaklı, bilim ve akıldışı karar ve uygulamalara bir an önce son verilmesi gerekmektedir.